11 Haziran 2012 Pazartesi

Pişmanlık


Bazen gelecek endişe yaratır
Hayatı oluruna bırakamayanlarda
Kimi zaman planlanmış eylemlerin sonuçlarını
Beklemenin gerginliği vardır üzerimizde
Kimi zamanda faili meçhul bir aşka kurban gitmişlik
Varla yok arasında şu kısacık zamanda
Evle iş yada okulla ev arasında geçer ömür
Zaman durmaz geçer gider
Sen hayattan tat alsanda almasanda
Yorgunluk biniverir hiç beklemediğin bir anda
Kalıverirsin hayatın omuzlarına yüklediklerinin altında
O anda elinden tutacak olanlar ailen ve dostlarındır
Ve onları kaybetmenin ızdırabı ise ağırdır
Binbir sıkıntı olup gün geçtikçe artar içinde
Eskisi gibi olmak istersin ya dostlarınla
İşte ben istiyorum diyebilmek için yazdım bu cümleleri
Kusura bakma ve sakın sende benim gibi geç kalma.

Maviydi gözleri

Maviydi gözlerin
Kim ne derse desin
Ben mavi gördüm mavi bildim
Gökyüzü ile denizin birleştiği ufkun mavisiydiydi gözlerin


Maviydi gözlerin
Sen ne kadar inkar etsende
Ben mavi gördüm mavi hissettim
Bir yudum özgürlüğün mavisiydi gözlerin


Maviydi gözlerin
Bana gülselerde aldırmam
Çünkü ben mavi gördüm mavi öptüm 
Sessiz ve hırçın atlas mavisiydi gözlerin


Maviydi gözlerin
Oysa ben en çok yeşili severdim
Ben ilk maviyi sende gördüm 
Ve senin mavine aşık oldum

Dokuz ekspresi




Bugün beni bekleyen sen değilsin,
Dokuz ekspresi ve saat dokuza beş var.


İstasyondayım biletimi aldım,
Güvercinlerle birlikte oturuyorum.
Ve saat dokuza dört var.


Bugün evden çıkarken aşkını rafa kaldırdım.
Kaldırdım desemde inanma
Kitap mı bu tut kaldır koy.
Bu arada saat dokuza üç var.


Güvercinlerim beni terketti,
Çünkü simidim bitti.
Sevdiğim dost dediğim insanlar vardı,
Güvercinlere onların isimlerini vermiştim.
Sonlarıda onlar gibi oldu ne hikmetse.


Ve saat dokuza iki var.
Bir veda narası patlattı dokuz ekspresi.
Biraz sert biraz acıklı,
Soğuk bir çığlık gibiydi sanki.


Dokuz ekspresi bir anda ürküttü beni,
Bu sehrin her zerresinden ayıracaktı sanki beni.
Çekiştire çekiştire,
Kopara kopara,
Azrailin ruhumu bedenimden ayıracağı gibi.


Dokuz ekspresi hareket etti ama henüz erkendi,
Daha saat dokuza bir var.
Yaşanmamış koskoca bir dakikam daha var bu şehirde,
Diyemedim, kimseye dinletemedim.